1. saat 05:30.
    uyuyup dinlenmem lazım, nöbete gideceğim. zerre uykum yok.
    olanlardan çok sıkıldım, nemalanmaya çalışanlardan da.
    ve evet, salgından korkuyorum. ama kendim için değil. çalışırken enfekte bir hastayla karşılaşıp aileme bulaştırmaktan çok korkuyorum. kendi vücudumun bile dayanacağını düşünmezken hali hazırda ilaç torbalarıyla gezen 63 yaş ve 57 yaş ebeveynlerime bulaştırma düşüncesi tüylerimi ürpertiyor.
    işimden hiç gocunmadım. hakarete uğradım, darp edildim, ölümle tehdit edildim ve bunların hepsi yardım ettiğim veya yardım etme telaşında olduğum insanlar tarafından eyleme döküldü. buna rağmen işimi seviyorum. ama şu durum beni içten yıkıyor.
    nöbetler dışında dışarı çıkmıyorum, aileme bulaş riski yüksek olacağından farklı bir yerde kalıyorum. tüm gün tekim. erkek arkadaşımı görmüyorum. sevdiğim tüm insanlarla görüntülü konuşuyorum ki tek dayanağım bu. sıkılıp dışarı çıkanları gördükçe içimden geçenleri buraya kadar sabredip okuyan varsa tahminine bırakıyorum.
    her sabah kendimi yokluyorum. ölüm anksiyetesi yaşıyorum. boğazım mı ağrıyor? sanki göğsümde bir ağırlık var. nefes almam mı güçleşti? biraz sıcağım galiba ben ya. yok yok, iyiyim. iyi olmam lazım.
    her şeye rağmen yarın işte olacağım.
    git ülkemden corona. senden nefret ediyorum.